
Avrupa Birliği ülkeleri arasında konut sahipliği oranlarında büyük farklılıklar göze çarpıyor. Yapılan bir araştırmaya göre, Romanya’da nüfusun yüzde 95,6’sı kendi evinde yaşıyor. Slovakya ise Romanya’nın ardından ikinci sırada geliyor; ülkede ev sahipliği oranı yüzde 93’ün üzerindeyken, Macaristan, Hırvatistan, Litvanya ve Polonya gibi Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde de bu oran yüzde 80’in üzerinde seyrediyor.
Uzmanlar, bu tablonun Sovyet rejimi sonrası dönemde gerçekleştirilen hızlı ve yaygın kamu konutu özelleştirmelerine dayandığını belirtiyor. 1990’lı yıllarda yapılan büyük ölçekli özelleştirmeler, milyonlarca ailenin konut sahibi olmasına yol açtı ve bu etki halen sürüyor.
Batı Avrupa ülkelerinde ise tablo oldukça farklı. Almanya, konut sahibi olmayan nüfusun yüksekliğiyle dikkat çekiyor. Bu ülkede, vatandaşların yüzde 53’ünden fazlası kirada oturuyor. Almanya’yı, kiracı oranının yüzde 46’ya yaklaştığı Avusturya izliyor. İskandinav ülkelerinde de kiralık konut piyasası güçlü; Danimarka ve İsveç’te bu oran yaklaşık yüzde 40 seviyelerinde bulunuyor. Bu ülkelerde kamuya ve kooperatiflere ait geniş kiralık konut stoğu, uzun vadeli kira olanakları yaratıyor.
Fransa, Belçika ve İspanya gibi ülkelerde ise konut sahipliği oranı yüzde 64 ila 75 arasında değişiyor. Belçika’da ev sahipliği oranı yüzde 72’deyken, başta Flaman Bölgesi ve Valon Bölgesi olmak üzere banliyö ve kırsal bölgelerde bu oran daha yüksek.
Farklılıkların temelinde ekonomik, kültürel ve hukuki etkenler yatıyor. Özellikle Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde düşük faizli krediler ve geçmiş özelleştirmeler konut satın almayı teşvik ederken, Batı ve Kuzey Avrupa’da kamu destekli sosyal konutlar ve yüksek ev fiyatları daha çok kirada yaşamayı öne çıkarıyor.
Konut sahibi olmanın güvenceli bir gelecek ve aile mirası anlamına geldiği Güney ve Doğu Avrupa ülkelerinde bu kültürel yaklaşım sürerken, Batı’da bireysel hareketlilik ve esnek yaşam tarzını kolaylaştıran kiracılık modeli yaygınlaşıyor. Tüm bu unsurlar, Avrupa ülkelerinde görülen konut sahipliği profillerinin neden farklılaştığını ortaya koyuyor.