Fransa anayasa konseyi kararı Marine Le Pen’in adaylığını etkilemedi
Fransa Anayasa Konseyi'nin 28 Mart 2025'teki kararı, Marine Le Pen'in 2027 Cumhurbaşkanı adaylığına engel teşkil etmedi. Mahor adalarından bir vekilin seçilme yeterliliği sorgulandı, ancak karar Le Pen'in siyasi geleceğini etkilemedi. Ulusal Birlik Partisi, seçim stratejilerini belirlemeye devam ediyor.

Fransa Anayasa Konseyi’nin 28 Mart 2025 Cuma günü verdiği karar, ülke siyasetinde geniş yankı uyandırdı. Mahor adalarından bir milletvekilinin seçilme yeterliliğinin sorgulandığı bu kararın, özellikle Ulusal Birlik (Rassemblement National) Partisi Başkanı Marine Le Pen’in 2027 Cumhurbaşkanı seçimlerine olası adaylığı açısından kritik bir örnek teşkil edip etmeyeceği merakla bekleniyordu. Ancak Anayasa Konseyi’nin hükmü, Marine Le Pen’in adaylığına herhangi bir engel oluşturacak nitelikte değerlendirilmedi.
İncelenen dava, Fransız adalarından Mayotte’ta seçilmiş bir yerel siyasetçinin belirli koşullar altında kamu görevlerinden men edilmesine ilişkindir. Anayasa Konseyi, bu kişinin birtakım mal beyanlarındaki usulsüzlükler nedeniyle geçici olarak seçilme hakkından mahrum bırakılmasına hükmetti. Ancak Konsey kararında, bu tür durumlarda hangi hukuki ölçütlerin uygulanması gerektiğine dair açıklık sağlasa da, kararın kapsamı yalnızca ilgili kişiye özgü kaldı. Bu durum, farklı davalarda farklı ölçütlerin geçerli olabileceğine işaret ediyor.
Marine Le Pen açısından ise bu kararın ayrı bir anlamı vardı. Kendisi geçmişte, 2016 yılında Avrupa Parlamentosu’ndan aldığı asistan ödemeleriyle ilgili usulsüzlük suçlamaları nedeniyle adli sürece dahil olmuştu. Bu çerçevede, Anayasa Konseyi’nin seçilme yeterliliğine dair yaklaşımı ve içtihatları, Le Pen hakkında ileride bir hüküm verilmesi hâlinde örnek teşkil edebilir gözüküyordu. Ancak 28 Mart’ta alınan kararda bu tür bir ilişkilendirme yapılmadı ve Marine Le Pen’in siyasi geleceği üzerinde doğrudan herhangi bir etkisi bulunmadığı teyit edildi.
Kararın ardından herhangi bir kamuya açık yorum yapmayan Marine Le Pen, 2027 yılında yapılacak Cumhurbaşkanı seçimleri için adaylık planını sürdürüyor. Ulusal Birlik Partisi içinde Le Pen’in bu seçimlerde bir kez daha Emmanuel Macron’un devamı olan merkez siyasetle yarışa girmesi bekleniyor. Parti teşkilatı içinde Le Pen’in liderliği ve kampanyası halen güçlü destek görüyor.
Anayasa Konseyi ise kararında, görevden alınan Mahorlu vekilin durumunu değerlendirirken, kamu malının doğru beyanı, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin önemine dikkat çekti. Ayrıca Konsey, bu tür ihlallerin halkın demokratik iradesini temsil eden vekiller açısından ne gibi sonuçlar doğurabileceğine hâkimlerin anayasal çerçevede karar vereceğini belirtti. Yani her vaka, kendi özel koşulları içinde ele alınacak.
Bu durum, yasa dışı ya da etik dışı eylemler nedeniyle görevden el çektirilen siyasetçilerin Anayasa Konseyi nezdinde ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulacağını gösteriyor. Karar aynı zamanda Fransa’da hukuk ve siyasetin birbirinden bağımsız işleyişini sürdüreceğine yönelik bir mesaj olarak da yorumlanıyor.
Fransa’da siyasal etik, mal beyanı ve kamu görevlilerinin hesap verebilirliği gibi konular, son yıllarda giderek artan bir şekilde kamuoyu gündemine oturmuş durumda. Bu bağlamda Anayasa Konseyi’nin karar süreçleri ve verdiği hükümler, yalnızca ilgili şahıslar için değil, genel demokratik işleyiş açısından da önem taşıyor. Seçilme yeterliliği ve siyasi hakların sınırları, önümüzdeki dönemlerde gerek yargı gerekse kamuoyu nezdinde daha da dikkatle tartışılacağa benziyor.
Öte yandan, Marine Le Pen’in liderliğini sürdürdüğü Ulusal Birlik Partisi, yaklaşan seçim dönemi öncesinde stratejilerini belirlemeye devam ediyor. İslam karşıtlığı, göçmen politikaları ve Fransız kimliği gibi konular yine partinin odak noktası olmayı sürdürüyor. 2027 seçimlerinde nasıl bir politik tablo oluşacağı ise şimdilik belirsizliğini koruyor. Ancak Anayasa Konseyi’nin son kararı, bu süreçte tartışmalı bir engelin Le Pen’in önünden kalktığını gösteriyor.






