Haberler

EDİTÖRÜN ANALİZİ: Trump, Putin’in yönünü Türk Dünyasına çevirmiş olabilir

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dünya sahnesine geri dönmeye hazırlanıyor.

Ancak bu geri dönüş, yalnızca Ukrayna savaşında belirli kazanımlar elde etmekle sınırlı değil. Aynı zamanda, küresel siyasette yeni bir denge kurma çabasının bir parçası. Bu noktada, mevcut ABD Başkanı Donald Trump’ın etkisi göz ardı edilemez. Trump, Putin’e sadece Ukrayna’daki savaşını nihayete erdirme şansı sunmuyor, aynı zamanda dünya tarihine “katil” olarak kazınmaktan kurtulma fırsatı da veriyor. Ancak bunun bir bedeli var.

Bu bedelin ne olduğu konusunda kafa karışıklığına gerek yok. Trump, Putin’in Sovyetler Birliği’ni yeniden diriltme hayalini ve bu hayalin onun en büyük zaafı olduğunu biliyor. Putin’in genişleme arzusu Batı’ya yönelmekten ziyade Doğu’ya kaymaya müsaitti ve Trump da ona bu yolu açtı. Ancak bu hamlenin karşılığında ne aldığı sorusu kritik bir öneme sahip.

Putin, Trump ile yaptığı bu anlaşma sayesinde Ukrayna’daki savaşı kendi lehine bir tarihi zafer olarak yazdırabilecek. Dahası, Doğu’daki genişleme planlarını hayata geçirmek için çok daha elverişli bir ortam bulabilecek. Trump, şimdilik Ukrayna’dan bir parça vererek Rusya’nın iştahını doyuruyor, ancak asıl kazandığı şey Kudüs oldu.

Bugün Kudüs’ün varlığını sürdürmesi artık sadece ABD’nin tekelinde değil. Kudüs’e yönelik herhangi bir müdahale, tüm Müslüman dünyasına savaş açmak anlamına gelir. Böyle bir senaryoda Putin’in Türk Devletlerinden koparacağı parçalar, Türkiye’nin olası bir savaşa dahil olmasıyla birlikte Siyonistlerin lehine işleyecek. Nihayetinde, bu kaos ortamında Türkiye’nin bölünmesi için zemin hazırlanmış olacak.

Trump’ın stratejisi burada netleşiyor. O, Putin’e Avrupa’yı satarak hem kendi küresel pozisyonunu sağlamlaştırıyor hem de tarihteki kirli imajını temizlemeye çalışıyor. Ancak unutulmamalıdır ki Trump, geçmişte de Avrupa’yı sattı, bugün de satıyor ve gelecekte de satmaya devam edecek. Avrupa’nın ABD’nin bir uydusu olmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Bu tür kirli pazarlıklara alet olmamalı. Zira bugün Putin’in Batı’dan gözünü çektiği düşünülse de, yarın yeniden Batı’ya yönelmesi kaçınılmaz olacak. O gün geldiğinde ABD yine kendi çıkarlarına uygun hareket edecek ve Avrupa’daki birlik parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

Tam da bu yüzden aşırı sağın yükselişine destek veriliyor. Dünya yeniden şekillendirilirken, toplumlar kendi iç meseleleriyle boğuşarak seslerini çıkaramaz hale getiriliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu