Dünyada her beş ülkeden dördü tatlı su için deniz suyunu arıtıyor

Küresel ısınmanın etkisiyle artan kuraklık ve azalan tatlı su kaynakları, dünya genelinde ülkelerin deniz suyunu arıtarak kullanma eğilimini güçlendiriyor. Su endüstrisindeki Küresel Su İstihbaratı’nın verilerine göre, bugün her beş ülkeden dördü içme ve diğer kullanım amaçları için deniz suyunu arıtıyor. Bu sayı giderek büyürken, özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika başta olmak üzere dünya genelinde deniz suyu arıtma tesislerinin sayısı son 10 yılda iki katına çıktı.

Pakistan’dan Gazze’ye, Kuveyt’ten Suudi Arabistan’a birçok ülke, arz açığına karşı yeni tesisler inşa ediyor. Kuveyt, Umman ve Suudi Arabistan’daki su tedarikinin %80’i, tuzdan arıtılmış suya dayanıyor. Türkiye de su sıkıntısıyla karşı karşıya kalan ülkeler arasında yer alıyor. Uzmanlara göre dünya nüfusunun 2050’de 9,7 milyara çıkacağı öngörülürken, 2030’da su arzında %40 oranında ciddi bir açık yaşanacağı öngörülüyor.

Deniz suyunun arıtılması genellikle ters osmoz ve termal arıtma olmak üzere iki yöntemle gerçekleştiriliyor. Son yıllarda maliyetlerde %90’a yakın bir düşüş yaşanırken, güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynakların kullanımı da arıtma tesislerinde yaygınlaşıyor. Ancak büyük ölçekli yatırımlar ve arıtılmış suyun iç bölgelere taşınmasının maliyeti hâlâ gelişmekte olan ülkeler için bir engel teşkil ediyor.

Uzmanlara göre, deniz suyunun arıtılması birçok ülkeyi kronik susuzluk riskine karşı korurken, bu sürecin çevresel maliyetleri de endişe oluşturuyor. Arıtma sırasında ortaya çıkan yüksek tuzlu atık suların denize boşaltılması, kıyı ekosistemlerine ve deniz canlılarına zarar verebiliyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı, bir litre arıtılmış suya karşılık, 1,5 litre ağır tuzlu atık suyun oluştuğunu belirtiyor. Buna rağmen, hızla artan su ihtiyacı nedeniyle deniz suyu arıtımı küresel olarak yaygınlaşmaya devam ediyor.