Brüksel’de tüberküloz vakalarında ciddi bir artış gözlemleniyor. Özellikle refakatsiz göçmen çocukların barındığı acil durum merkezlerinde açıklanan vaka oranları, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınırın 100 katına ulaşarak, 100.000 kişide 5.000 vaka seviyesine yükseldi.
Sivil toplum kuruluşları ve sağlık örgütleri, bu artışın temel sebebi olarak göç ve sığınma politikalarının yarattığı kötü yaşam koşullarını gösteriyor. Brüksel’de koruma talebinde bulunan pek çok kişi, yetersiz barınaklar, hijyen ve sağlık hizmetlerine erişimdeki engeller nedeniyle hastalığa açık hale geliyor. Hub Humanitaire ve Sınır Tanımayan Doktorlar gibi kurumlar, özellikle son aylarda vaka sayısındaki artış üzerine yetkilileri uyarıyor.
Uzmanlar, tüberkülozun göç ile ülkeye taşınan bir hastalık olmadığını, aksine kötü yaşam koşulları, sosyal dışlanma ve barınma eksikliği gibi unsurların hastalık riskini artırdığını ifade ediyor. Son yıllarda azalan sistemli tarama ve kısıtlı mali kaynaklar, önleyici sağlık hizmetlerinin yetersiz kalmasına yol açıyor. Fedasil’in sistemli tarama oranlarının %90’dan %50’ye düşmesi, riskli gruplara ulaşmada sıkıntı yaşanmasına neden oldu.
Sağlık çalışanları, çözüm için siyasi irade gerektiğini, gerekli fonların sağlanması ve barınma koşullarının iyileştirilmesiyle tüberkülozun kontrol altına alınabileceğini vurguladı. Önleyici tedbirlerin tedaviye kıyasla daha az maliyetli olduğuna dikkat çekilerek, yetkililere derhal harekete geçme çağrısı yapıldı. Uzmanlar aksi takdirde tüberkülozun Brüksel’de yeniden ciddi bir halk sağlığı tehdidine dönüşebileceği uyarısında bulundu.
