Birilerini konuşmuyorum ey Ümmet-i Muhammed; bu ülkeyi, olanları konuşuyorum
Boş boş konuşmak yerine, sokaklarda ne oluyor bileniniz var mı? Sokaklarda her türlü pislik cirit atıyor ve bu cirit "Müslüman" mahallelerinde oluyor. Her gün birileri vuruluyor; kör değiliz. Bu çocukları uyuşturucudan mı, yoksa her türlü kötülükle beraber bir de DEAŞ gibi terör örgütleriyle mi koruyalım?
Sorun köktedir; bunu anlamak zor olmasa gerek. Biz burada dünyada birilerine göre “terör dini”, birilerine göre “geri kalmışlık, cehalet dini” diyerek bizlere yağdırılan hakaretlere karşı bir adım atıyoruz. Ancak olayı anlamaktan aciz olanlar, her türlü kötü düşünceyi üzerimize layık görüyor ve meseleyi her zaman başka bir yere çekiyorlar. İslamofobiye en büyük katkıyı sunanlar arasına giriyorlar. Avrupa’daki camilere yapılan saldırıları görmezden gelmek ahmaklıktır. Sokaklara taşan aşırı sağın beslendiğini görmemek körlüktür, sağırlıktır. Bu, Belçika’da, Hollanda’da bizim ocaklarımıza düşen bir ateştir. Bunlara karşı hiçbir şey yapmamızı kimse bizden beklemesin.
Benim burada yaptığım şey, saf İslam ile “birilerine göre İslam olanı” birbirinden ayırmak ve dünyanın da bunu bu şekilde görmesini sağlamaktır. Çünkü herkese göre herkes haklıdır! Belçika’da polisler, “Biz ne yapalım, personel bu kadar,” diyor. İstihbarat siyasete bakıyor, iş dönüyor dolaşıyor bütçeye kalıyor. O arada, ama aradan ne sular akıp gitmiş oluyor; hani kimin umurunda?
Bol keseden sallayanların bu ümmete zarar verdiğini görmesi elzemdir. Ümmet perişan haldedir. Bırakın kavga aramayı! Gün kavgayı bırakma günüdür. Kıyamet geldi çattı, hâlâ neyin önyargısı bu? Dünyanın ömrü bitti, anlamıyor musun kardeşim? Bitti, dükkân kapanıyor; neyini anlamıyorsun? Körsen “körüm” de, sağır isen “sağırım” de. Yok eğer her ikisi de varsa, o hâlde bir şeyler uydurma ki seni adam yerine koyalım!
Biz kimseye bir şey demedik. Ama istediğimiz şey şudur:
1. Gerçek İslam’ın doğru bir şekilde tanıtımının genişlemesi ve İslamofobiye yönelik sorunların acil bir şekilde çözülmesi.
2. Birilerinin kendince uydurduğu şeye hep bir ağızdan tek bir isim vermek.
o Çünkü ümmetin hâli perişan, bir de dünya bize “terörist mi,” “yobaz mı,” “ahlaksız mı” diyor, düşünmemek içindir.
İslam saf haliyle İslam’dır. Dünya bunu böyle anlamalıdır. Üzerine yapılan ilavelerin tamamı “alternatif İslam”dır. Yani İslam değildir. Ona yönelik oluşturulan birtakım kavramlar sonucu “din” dedikleri, “İslam” dedikleri aslında İslam değildir. Bu durum, elinde malı olan bir tüccarın her tarafta farklı markalarla ürünleri satışa sunmaktansa hepsini bir defada doğru bir şekilde satışa sunması gibi düşünülebilir.
Yani elimizde Allah’ın rahmeti olan gün gibi açık bir dinimiz var ki bu HAK’tır. Zaten Yahudi ve Hristiyanlar da aynı Allah’a inanıyor. Bizim Allah’ımız bir. Hepimiz aynı Allah’ın kullarıyız. İslam’ın doğru tanınması hepimizin arzusudur. Terörist derken onun aslında İslam’la hiçbir ilgisi olmadığını da aşikâr etmiş oluyoruz. DEAŞ’a “terör örgütü” demiyoruz. “Alternatif İslam’da terör” diyoruz. Yani olaylara bakışta genel bakışı yalnızca bir kavram ile ortaya koymuş oluyoruz.
Bir akademisyen “İslam nedir?” diye araştırdığında karşısına onlarca mezhep çıktığında ve her birinin diğerinden farkını anladığı ilk anda “Eminim ki Allah’ım, bunun sonu gelmeyecek mi?” diye kan ter içinde kalıyordur. Çünkü insanın kafası hangi birini alacak?
Bu durum İslam’ın dünyada bir ismi olmamasıyla sonuçlanıyor. İnsanlar hangi mezhebi, tarikatı “Müslüman,” “İslam” diye muhatap alacak belli değil. Bu durum en çok dini araç olarak kullananların işine geliyor. Bu durum devletin zararına, çocuklarımızın helak olmasına neden oluyor.
Gözümüzü açalım, düşünelim! Biz ne diyoruz, siz ne diyorsunuz? Ümmet mi kalmış, hacı hoca mı kalmış? Telefon, teknoloji dünyamızı değiştiriyor. Birilerine dini “bir araçmış gibi” gösterme olayları azınlıktan çıkıyor. Kendi çocuklarımızı zihniyetlerini bozmak isteyenlerin elinde, sosyal medya üzerinden kaybediyoruz.
Biz bölmeyi değil, birleştirmeyi isteriz. Bizim derdimiz Allah’a sarılanla, Kur’an’ı rehber bulanla, Peygamberine kavuşanla bir sorunumuz yok. Genel bir tanı koyuyoruz.
Dünyaya diyoruz ki, “Gerçek ve saf olan İslam yalnızca Kur’an-ı Kerim ve sünnete bağlılık gerektirir.” Aksi hâlde bunlar İslam’la ilgili bir şey değildir; aksine alternatif bir İslam’dır. Gerçeği bir gerekçe ile değiştirdiler diyoruz. Bizimle ilişkileri yoktur diyoruz. Onlara bakıp “Bakın, işte Müslümanlar kadınlara zulüm ediyor,” demeyin. “Bakın, Müslümanlar Avrupa’yı kana buluyor,” demeyin. Onların hepsi alternatif bir İslam’dır. Onlar Allah’ın mesajına bir alternatif ürettiler ve dinden çıktılar; İslam değildir diyoruz. Bunda kötü olan nedir?
Birileri dünyada “İslam nedir?” diyorsa bakacağı yer artık saf İslam’dır diyoruz. O saf İslam kapısı da Allah’ın rahmeti Kur’an-ı Kerim’dir diyoruz. O’na sarılan esasında Müslümandır. İslam yalnızca O’dur diyoruz. Bunda yanlış ne var?
İslam hiç şüphesiz doğru yoldur. O’na ulaşmanın anahtarıdır. O’na ulaşmak isteyene büyük bir rehber niteliğindeki Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin doğruladığı ve tamamladığı bilgileri yüce Allah bizlere rahmet olarak göndermiştir. Bir Müslüman, yüce Allah’ın Kitabını gerçek kitabı olarak görmelidir. Kur’an dışında bir anlayışı kabul etmiyoruz. Çıkarlar, “Bizim adımız Müslümandır, dinimiz de İslam’dır,” derlerse biz de diyoruz ki, böyle bir durum olursa biz de diyeceğiz ki, bunlar gerçek İslam değildir. Bunlar alternatif İslam’dır. İş bitecek, gidecek. Tek tek açıklamayacağız. Birilerine İslam’ın terörist dini olmadığını tek tek açıklamak zorunda kalmayacağız. Her gün sosyal medyada linçlenmeyeceğiz belki? Kim bilebilir. Ama bizim yaptığımız tek şey bu karmaşayı en aza indirmektir.
Birileri kendince İslam’ı tanımlayamaz. İslam’ın rehberi Kur’an-ı Kerim’dir. O, dünyanın anahtarıdır. O’na ulaşan, dünyanın ezelden ebede tarihine de ulaşır. O’na ulaşan, HAK’ın rahmetine kavuşur. O’na ulaşan şu anda en net kapı Kur’an-ı Kerim’dir. Eğer Kur’an-ı Kerim olmasaydı, Peygamberimiz (s.a.s.) olmasaydı, öyleyse bu dünyada insan eksik yaşamış, ölmüş demektir.
Yüce Allah’a bu rahmetini bizlere ulaştırdığı için sonsuz şükürler olsun! Elhamdülillah! O’na ulaşacak kapı tastamam elimizde. Elhamdülillah, Peygamberin hayatı büyük bir ders. Onun yaşamı ve olaylara bakışı, dünyayı anlamaya yeter. Kâinatı anlamaya yeter. Kâinatta ne var ne yok, hepsini anlamaya yeter. Elhamdülillahi Rabbi’l-Âlemîn! Sonsuz şükürler olsun!