Belçika’da Hastalar Acil Olmayan Testler İçin Aylarca Beklemek Zorunda Kalıyor
Belçika’da acil olmayan bir MRI taraması için bekleme süreleri günümüzde birkaç haftadan birkaç aya kadar uzayabiliyor. Bu uzun bekleme süreleri hem hastalar hem de doktorlar için büyük bir hayal kırıklığına neden oluyor.

Ülkemizde her geçen yıl tıbbi tarama sayısında önemli bir artış gözlemleniyor. Hastaneler daha fazla tarama cihazı talep etse de, bu cihazları kullanacak yeterli personel bulunamıyor. Aynı zamanda, ülkemizde diğer birçok Avrupa ülkesine kıyasla çok daha fazla tarama yapıldığı dikkat çekiyor. Uzmanlar, özellikle CT taramalarının gereğinden fazla yapıldığını belirtiyor.
Şu anda bir tarama ihtiyacı olan hastaların sabırlı olmaları gerekiyor. Acil olmayan bir MRI taraması için bekleme süresi, bulunduğunuz bölgeye ve yapılacak araştırmanın türüne göre yarım yıla kadar uzayabiliyor. Örneğin bazı büyük hastanelerde, bir tarama için ortalama bekleme süresi yaklaşık 50 gün civarında. Ancak bu süre bazı araştırmalar için üç aya kadar çıkabiliyor. Bu bekleme süreleri genellikle kontroller gibi aciliyeti olmayan araştırmalar için geçerli.
Karmaşık Araştırmalarda Bekleme Süresi Daha Uzun
Araştırma ne kadar karmaşıksa, bekleme süresi de o kadar uzuyor. Basit taramalar, örneğin diz veya omurga MRI’ları için bekleme süreleri genellikle daha kısa olurken, daha karmaşık taramalar için süreler daha uzun olabiliyor. Beyin MRI taramaları için bekleme süreleri 12 haftaya kadar çıkarken, anestezi altında yapılması gereken taramalar için bu süre 5 aya kadar uzayabiliyor.
Acil ve acil olmayan taramalar arasında ise net bir ayrım yapılıyor. Kritik hastalar veya yeni tümör tanısı konulan hastalar gibi acil durumlar için her zaman daha hızlı bir tarama planlanabiliyor.
Uzun Bekleme Sürelerinin Nedenleri
Bu uzun bekleme sürelerinin temel nedeni, ülkede artan tarama sayısı. Uzmanlara göre, bu artışın bir nedeni nüfus artışı ve yaşlanma. Yaşlanan nüfus, daha fazla bakım ve dolayısıyla daha fazla tarama gerektiriyor. Ayrıca hastaların yaşam süresi uzadıkça, hastalıkların kronikleşme oranı artıyor ve bu da daha fazla takip ve kontrol taraması anlamına geliyor.
Sağlık hizmetleri de daha hızlı teşhis koyma üzerine odaklanmış durumda. Eskiden hastalar, durumlarının kendiliğinden iyileşmesini beklemek zorunda kalırken, günümüz sağlık sistemiyle bu anlayış artık geride kaldı.
Ekipman ve Personel Eksikliği
Hastaneler, daha fazla tarama cihazı talep ediyor. Ancak bu cihazları kullanabilmek için gerekli olan finansman ve personel eksikliği büyük bir sorun teşkil ediyor. Özellikle karmaşık araştırmalar için gereken tarayıcılar ve zaman dilimleri yeterli değil, bu da acil olmayan taramalar için bekleme sürelerini uzatıyor. Üniversite hastanelerinde, anestezi altında yapılanlar gibi uzmanlık gerektiren taramalar daha fazla zaman alıyor ve bu da mevcut cihazların yetersiz kalmasına neden oluyor.
Ayrıca cihaz teknolojisi her ne kadar gelişmiş olsa da, bu durum artan talebin yalnızca küçük bir kısmını telafi ediyor. Yine de bu, radyologlar üzerindeki iş yükünü artırıyor çünkü araştırma sayısı sürekli olarak artıyor.
Bir diğer önemli sorun ise personel eksikliği. Taramalar çoğunlukla tıbbi görüntüleme uzmanları tarafından gerçekleştiriliyor. Ancak bu alanda yeterli eğitimli personel bulunamıyor. Ülkemizde yalnızca iki yüksekokulda bu eğitim verilmekte ve bu da sınırlı bir iş gücü anlamına geliyor. Son yıllarda hemşireler, ek eğitimlerle bu açığı kapatmaya çalışsa da bu süreç oldukça zahmetli ve zaman alıcı olabiliyor.
Uzmanlar, bekleme sürelerini azaltmak için daha fazla tarama cihazına ihtiyaç duyulduğunu, ancak bu cihazları çalıştıracak yeterli personelin olmadığını belirtiyor.
Çözüm: Gereksiz Taramaların Azaltılması
Uzmanlar, ülkemizde yapılan tarama sayısının Avrupa ortalamasının üzerinde olduğuna dikkat çekiyor. Özellikle CT taramaları için bu oran oldukça yüksek. Bu nedenle, çözümün bir parçası olarak daha az tarama yapılması gerektiği öneriliyor. Birçok hasta, kendi inisiyatifiyle doktorlarından tarama talep ediyor ve bu da doktorlar üzerinde baskı oluşturuyor.
Yeni bir yazılımın uygulanması, doğru tarama kararlarının alınmasına yardımcı olabilir. Bu sistem, doktorlara her sağlık sorunu veya belirti için en uygun radyolojik araştırmayı seçme konusunda rehberlik edecek. Böylece gereksiz taramaların önüne geçilebilir.
Son olarak, uzmanlar ülkemizdeki sağlık sisteminin güçlü olduğunu ve MRI gibi taramaların erişilebilir ve uygun fiyatlı olduğunu vurguluyor. Ancak bu durum, her taramanın en kısa sürede yapılması gerektiği anlamına gelmiyor. Sistemin mevcut hali kabul edilebilir, ancak daha dengeli ve etkili bir planlama ile hem hastalar hem de sağlık çalışanları için sürecin daha verimli hale getirilebileceği belirtiliyor.