Belçika’da bir Camii ’ye yönelik saldırı güvenlik güçlerinin operasyonuyla durduruldu
Belçika’da geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay, toplumsal barış ve gençlerin dijital dünyada nasıl yönlendirildiği konularında ciddi endişeleri tekrar gündeme getirdi. Brüksel’de yaşayan, henüz 14 yaşında olan Ukrayna asıllı bir çocuk, Molenbeek bölgesindeki En Necah Camisi’ne cuma namazı sırasında saldırı düzenlemeyi planladığı gerekçesiyle tutuklandı.

Belçika Federal Savcılığı tarafından yapılan açıklamada, çocuğun aşırı sağcı hareketlerle bağlantılı olduğundan şüphelenildiği ve ihbar üzerine evinde yapılan aramalarda silahlar ile bilgisayar gibi dijital materyallere el konulduğu belirtildi. Şüpheli, “kamu gençlik koruma kurumuna” yerleştirilirken, yetkililer başka bilgi paylaşımında bulunmadı. Bu olay, bir yandan saldırının önlenmiş olmasıyla bir rahatlama sağlarken, diğer yandan çocukların nasıl bu tür radikal fikirlerin içine sürüklendiği sorusunu tekrar gündeme taşıdı.
Son yıllarda Avrupa’da yalnızca radikal saldırı girişimlerinde değil, aynı zamanda uyuşturucu ticareti ve diğer suçlarda da çocukların giderek daha fazla yer aldığı gözlemleniyor. Bu durum, bir rastlantı olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. Dijital çağın imkanlarıyla birlikte, çocuklar artık kolayca radikalleştirilebiliyor ya da yasa dışı faaliyetlere sürüklenebiliyor. Sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları ve çeşitli platformlar, kötü niyetli kişilerin çocuklara ulaşmasını çok daha kolay hale getiriyor.
Özellikle küçük yaşlardan itibaren kontrolsüz bir şekilde telefon ve internetle tanışan çocuklar, bu tehditlere karşı savunmasız kalıyor. Telefon kullanım yaşının 4-5’e kadar düştüğü günümüzde, ailelerin çocuklarına karşı olan bilinçsiz yaklaşımı bu tür problemlerin temelinde yer alıyor. Çocukların hem fiziksel hem de zihinsel dünyalarının dijital mecralar tarafından şekillendirilmesi, onları istismara açık hale getiriyor.
Bu olay, anne babalara ve topluma önemli bir mesaj veriyor. Çocukların dijital dünyada geçirdiği zamanın kontrol altına alınması, sadece bireysel güvenlik için değil, toplumsal barışın sağlanması için de hayati bir öneme sahip. Bu sorun, ne sadece Müslümanların ne de yalnızca Hristiyanların meselesidir; bu, insanlığın ortak sorunudur. Din, dil, etnik köken fark etmeksizin, her birey çocuklarının güvenliği için bilinçli adımlar atmak zorundadır.
Çocuklara telefon ya da tablet vermek kolay bir çözüm gibi görünse de, bunun uzun vadeli etkileri çok daha ağır olabilir. Ebeveynler, çocuklarının kimlerle iletişim kurduğunu, hangi içeriklere maruz kaldığını ve dijital dünyada nasıl vakit geçirdiğini sürekli kontrol etmek zorundadır. Bu tür ihmallerin, gelecekte çok daha büyük sorunlara yol açabileceği artık göz ardı edilemez bir gerçektir.