2024 yılı, Almanya’da aşırı sağ şiddetinin ve ırkçı saldırıların hızla arttığı bir dönem olarak kayıtlara geçerken, son olaylar, Müslüman ve Türk topluluklarının karşı karşıya kaldığı ayrımcılık ve şiddet tehdidini gözler önüne serdi. 14 Eylül’de gece saatlerinde meydana gelen yangında Emine Çoban ve oğlu Umut Can Çoban’ın hayatını kaybettiği belirtildi. Yangınla ilgili başlatılan soruşturma, kundaklama şüphesini içeriyor ve savcılık, yangının kasıtlı çıkarıldığına dair güçlü bulgular olduğunu açıkladı.
Almanya’da son yıllarda artan ırkçı saldırılar arasında, 1993 yılında Solingen’de Türk ailelerin hedef alındığı kundaklama olayı hatırlanıyor. Mart ayında da Solingen’de Türk kökenli bir aileden dört kişinin hayatını kaybettiği benzer bir yangın yaşanmıştı. Ayrıca, Düsseldorf’ta mayıs ayında bir binada meydana gelen yangın, 18 yaşındaki Türk genci Ada Abay’ın da aralarında bulunduğu üç kişinin ölümüne ve 16 kişinin yaralanmasına yol açtı.
Köln kentinde 16 Eylül’de, bir Türk işletmesinin bulunduğu binada gerçekleşen patlama, Türk toplumu üzerindeki tehditleri bir kez daha gündeme taşıdı. Güvenlik kameraları, patlama öncesinde binaya bırakılan bir kutunun infilak ettiğini gösterdi.
Federal Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi Başkanı Ferda Ataman, geçen ay yaptığı açıklamada, Müslüman karşıtı ayrımcılığın artış gösterdiğini ve 2021-2023 yılları arasında 20 binden fazla şikayet aldıklarını duyurdu. 2023 yılında kaydedilen 1926 Müslüman karşıtı vakadan yüzde 66’sının sözlü saldırı, yüzde 19’unun ayrımcılık, yüzde 15’inin ise fiziksel şiddet ve kundaklama içerdiği belirtildi. Bu vakaların çoğunun kadınları hedef aldığı vurgulandı.
Almanya’da aşırı sağcı grupların işlediği suçlar da ciddi bir artış gösterdi. Hükümet verilerine göre, 2024’ün ilk yarısında aşırı sağcılar tarafından işlenen suç sayısı 9 bin 802 olarak kaydedildi ve bu, bir önceki yılın aynı dönemindeki 6 bin 992 rakamını büyük ölçüde aştı. Müslümanlara yönelik nefret suçları da artarak 2023 yılında 1464 vakaya ulaştı.
Almanya, yaklaşık 5 milyon Müslüman ile Batı Avrupa’nın en büyük Müslüman nüfusuna sahip ülkesi konumunda. Ancak, bu büyük topluluğa yönelik nefret suçlarının artışı, ülkedeki güvenlik ve sosyal barış açısından ciddi bir tehlike oluşturuyor. Uzmanlar, yetkililerin Müslüman karşıtı ırkçılıkla daha etkili bir şekilde mücadele etmesi gerektiğini vurguluyor.