AvrupaHaberler

AB’nin düzenlediği “Uluslararası Bağışçılar Konferansı”nda depremin etkisi ele alındı

AB Komisyonu ve AB Dönem Başkanı İsveç’in, Türkiye ve Suriye'de Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenenler için düzenlediği Uluslararası Bağışçılar Konferansı'nın "Depremin etkisi ve Toparlanma Vizyonu" başlıklı oturumu, Brüksel'de düzenlendi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun İnsani Yardımlar ve Kriz Yönetiminden Sorumlu Üyesi Janez Lenarcic, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilediği bölgelerde şahit olduklarına ilişkin, “Çok büyük çaplı bir afetti. Depremin birkaç gün sonrasında Gaziantep’e gittim ve üzücü boyuttaki yıkımı, acil durumun büyüklüğünü, sadece Türklerin değil bölgede yaşayan Suriyelilerin ne kadar etkilendiğini kendi gözlerimle gördüm.” dedi.

AB Komisyonu ve AB Dönem Başkanı İsveç’in, Türkiye ve Suriye’de Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenenler için düzenlediği Uluslararası Bağışçılar Konferansı’nın “Depremin etkisi ve Toparlanma Vizyonu” başlıklı oturumu, Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlendi.

Lenarcic, burada yaptığı konuşmada, depremin hemen ardından Türkiye’ye gittiğini belirterek, “Çok büyük çaplı bir afetti. Depremin birkaç gün sonrasında Gaziantep’e gittim ve üzücü boyuttaki yıkımı, acil durumun büyüklüğünü, sadece Türklerin değil bölgede yaşayan Suriyelilerin ne kadar etkilendiğini kendi gözlerimle gördüm.” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin dünyadaki en büyük Suriyeli sığınmacı nüfusuna ev sahipliği yaptığını hatırlatan Lenarcic, savaştan kaçan Suriyeliler için depremin yeniden kurmaya çalıştıkları hayatlarını altüst edici etkisi olduğunu söyledi.

Lenarcic, Avrupa’nın depreme gösterdiği hızlı ve etkili yardımlara değinerek, bu kapsamda AB üyesi ülkelerden 30 arama kurtarma ekibi ve 7 tıbbi müdahale ekibi gönderildiğini aktardı.

Suriye için “afet üzerine afet” değerlendirmesi yapan Lenarcic, 12 yıllık savaşın ardından zaten 15 milyondan fazla Suriyelinin insani yardıma ihtiyaç duyduğu ülkede depremin yarattığı etkinin tahmin edilemez olduğunu kaydetti.

Lenarcic, bu nüfusun İrlanda Cumhuriyeti’nin toplam nüfusunun 3 katı olduğuna işaret ederek, “Onları mümkün olan her yolla desteklemeliyiz. Türkiye’de olduğu gibi depremin ardından gelen günler ve haftalarda, Suriyelilere destek vermek için üye ülkelerimiz çalışmalar yaptı. Her şeyini kaybedenler için çadır, ısıtıcı, gıda, ilaç, kışlık giyecek, tıbbi ekipman ve daha fazlası…” dedi.

“Suriyeliler basit hizmetlere de ihtiyaç duyuyor”

Bu yardımlarla barınak ve hijyen ürünlerine ulaşan Suriyelilerden örnekler veren Lenarcic, Suriye’de hükümet kontrolünde olan ve olmayan alanlarda yardımlar yaptıklarını anlattı.

Yardımların yeterli olmadığına dikkati çeken Lenarcic, “Suriyeliler basit hizmetlere de ihtiyaç duyuyor. Bu servisler yıllardır süren çatışmalar nedeniyle yok oldu ve insanları daha da savunmasız hale getirdi. Su altyapısını, çocukların okula gidebilmesini ve dağıtılan yardımlara ulaşmaktansa insanların kendi kendilerini idame ettirmelerini sağlamamız gerek.” ifadelerini kullandı.

Lenarcic, deprem bölgesinde yaşayanların unutulmaması gerektiğini belirterek, Avrupa’nın dayanışmasının önemli olduğunu vurguladı.

“Milyonlarca depremzede, acil durumun ötesine geçen bir desteğe ihtiyaç duyuyor”

BM Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Grubu Başkan Yardımcısı Achim Steiner de “Türkiye ve Suriye’de halk en karanlık anları yaşadı.” dedi.

Depremin saniyeler içinde her şeyi yok ettiğini belirten Steiner, depremde Türkiye’de çok sayıda evin kullanılamaz halde olduğunu, Suriye’de ise 500 bin kişinin evsiz kaldığını söyledi.

Steiner, Suriye’de yaşayanların yaklaşık yüzde 90’ının yokluk sınırının altında yaşadığına işaret ederek, “Milyonlarca depremzede, depremin travmasını yaşıyor ve acil durumun ötesine geçen bir desteğe ihtiyaç duyuyor.” ifadesini kullandı.

UNDP’nin yerinden edilen insanlar ile kadın ve çocukların sağlığı, gıda ihtiyacı ve temel ihtiyaçlarına odaklandığını aktaran Steiner, şöyle devam etti:

“BM, insani gelişmeyi ileriye taşıyacak sağlam bir insani destek temeli olan gıda güvenliği, eğitim, su, halk sağlığı ve barınma gibi alanlarda Türkiye’de 5,2 milyon kişiye hayat kurtarıcı yardım sağlamak için 1 milyar dolarlık insani yardım çağrısı başlattı. Ne yazık ki mart ortası itibarıyla Türkiye kampanyası hala yüzde 16,8’in altında finanse ediliyor.”

Suriye için başlatılan kampanyaya da değinen Steiner, 398 milyon dolarlık, 4,9 milyon kişiye ulaşacak kampanyanın 16 Mart itibarıyla 284,9 milyon dolara ulaştığını bildirdi.

Steiner, bağışların deprem bölgesinde hayatı normale döndürmek için önemli olduğunu söyledi.

“Kolera pusuda bekliyor”

BM Geçici Suriye Mukim Koordinatörü ve İnsani Yardım Koordinatörü El-Mostafa Benlamlih, oturumda, Suriye’de ön hasar tespitine ilişkin sunum yaptı.

Depremin, Suriyeliler için Kovid-19’un zaten hasta olan bir vücuda yaptığı etkiye benzer bir etkisi olduğunu belirten Benlamlih, binlerce insanın temel ihtiyaçlara ulaşmakta zorluk yaşadığını aktardı.

Toplu geçici barınma alanlarının ve kampların gereğinden fazla kalabalık olduğunu kaydeden Benlamlih, “Şiddet, istismar ve akıl sağlığı sorunları artışta. Hijyen felaket seviyede, kolera pusuda bekliyor.” dedi.

Benlamlih, Suriyelilerin yüzde 70’inin insani yardıma ihtiyacı olduğunu belirterek, insanların yardım malzemeleri dışında işe ve yasal yollarla geçimlerini sağlamaya ihtiyaç duyduğunu aksi takdirde bu ihtiyaçlarını başka yerlerde gidermeye başlayacaklarını dile getirdi.

“Nasıl hesaplarsak hesaplayalım çok, çok, çok büyük bir afetle karşı karşıyayız”

Cumhurbaşkanlığı ​Strateji ve Bütçe Başkan Yardımcısı Kutluhan Taşkın da UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton ve Dünya Bankası Türkiye Direktörü Humberto Lopez ile Türkiye’de ön hasar tespiti ve toparlanma vizyonuna ilişkin ortak sunum yaptı.

Depremden 110 bin kilometrekarelik bir alanın etkilendiğini belirten Taşkın, depremden etkilenen yaklaşık 15 milyon kişiden 1,7 milyonunun Suriyeli olduğunu ve bu sayının Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı nüfusunun neredeyse yarısı olduğunu kaydetti.

Binlerce kilometrelik içme suyu ve atık su hattının depremden etkilendiğini söyleyen Taşkın, “Depremin tahmini maliyetinin 103,6 milyar dolar olduğunu hesaplıyoruz.” dedi.

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Lopez de Türkiye’yi gayrisafi milli hasılasının (GSMH) yaklaşık yüzde 10’u kadar etkileyen depremle ilgili “Nasıl hesaplarsak hesaplayalım çok, çok, çok büyük bir afetle karşı karşıyayız.” değerlendirmesinde bulundu.

Depremden etkilenen bölgelerde birçok şirketin yok olduğunu, bir kısmının nakit sorunu yaşadığını bazılarının da altyapı ya da personel kaybına uğradığını aktaran Lopez, bölgede iş, okul, içme suyu gibi imkanlar olunca bölgeden ayrılan yaklaşık 3 milyon kişinin geri döneceğini söyledi.

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Vinton da konuşmasında, yeniden inşanın daha güçlü ve dayanıklı yapılması gerektiğini ifade ederek, bunun sadece inşaat anlamında değil ekonomik faaliyetler açısından da bu şekilde olması gerektiğini vurguladı.

Afetlerin önlenmesine yönelik politikaların ve eğitimlerin uygulanmasının önemine değinen Vinton, kültürel mirasın yeniden ayağa kaldırılmasının kent kimliği ve turizm için önemli olduğunu söyledi.

Vinton, enkazların ortaya çıkardığı hafriyatın da geri dönüştürülmesinin doğayı koruma ve ekonomi açısından önemli olduğunu kaydetti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu