Yeni Avrupa Teneke Ve Şişe Yasası yürürlüğe girdi ancak Belçika’nın depozito sistemi belirsizliğini koruyor
Avrupa Birliği’nin içecek ambalajlarının geri dönüşümünü artırmayı hedefleyen yeni düzenlemesi bugün yürürlüğe girdi. Bu düzenlemeyle Belçika'nın, 2026 yılına kadar içecek ambalajlarının %80'ini, 2029 yılına kadar ise %90'ını toplaması zorunlu hale geliyor. Ancak ülkede, özellikle teneke kutuların toplanmasını artıracak depozito sistemi konusunda henüz somut bir adım atılmadı.

Avrupa’daki atıkların %36’sı ambalajlardan oluşuyor. Bu ambalajların üretiminde kullanılan hammaddeler de dikkat çekici: tüm plastiklerin %40’ı ve tüm kâğıtların yarısı ambalajlarda kullanılıyor. Ancak, ambalaj atıklarının çoğu ayrı toplanmadığı için geri dönüşüme kazandırılamıyor. Avrupa Birliği, bu durumu değiştirmek için tüm üye ülkelerde içecek ambalajlarının daha etkin toplanmasını hedefliyor.
Belçika, plastik şişelerin geri dönüşümünde başarılı bir grafik çiziyor. PET şişelerin %80’den fazlası zaten toplanıyor ve bu oran 2026 hedefini şimdiden aşıyor. Ancak teneke kutular için aynı başarıdan söz etmek mümkün değil. Şu anda yalnızca %64’ü toplanabilen teneke kutuların büyük kısmı çevre kirliliğine neden oluyor.
Teneke kutuların daha fazla toplanması için önerilen yöntemlerden biri depozito sistemi. Bu sistemle tüketiciler, içecek kutularını iade ederek depozito ücretlerini geri alabiliyor. Yapılan araştırmalar, halkın büyük çoğunluğunun depozito sistemine sıcak baktığını gösteriyor.
Depozito sistemi iki şekilde uygulanabiliyor. Geleneksel yöntemde tüketiciler, teneke kutular ve şişeleri belirli noktalara teslim ederek depozitolarını alıyor. Diğer yöntemde ise dijital bir sistem kullanılarak ambalaj üzerindeki kodlar taranıyor ve para doğrudan banka hesaplarına iade ediliyor.
Belçika’da 2011 yılından bu yana depozito sisteminin uygulanabilirliği üzerine araştırmalar yapılıyor. Yakın dönemde çeşitli pilot projelerle dijital sistemler test edildi. Bu sistemlerin teknik olarak uygulanabilir olduğu belirtilse de, dolandırıcılık riski, dijital erişim sorunları ve gizlilik kaygıları gibi sorunlar hâlâ çözülmeyi bekliyor.
Geçmişte depozito sisteminin kaçınılmaz olduğu vurgulanmış ve 2025’te yürürlüğe girmesi planlanmıştı. Ancak mevcut durumda siyasi belirsizlikler nedeniyle somut bir ilerleme sağlanamadı. Depozito sisteminin uygulanma biçimi ve kapsamı konusunda farklı görüşler bulunuyor ve bu da sürecin yavaşlamasına neden oluyor.
Uzmanlar, zamanın daraldığına dikkat çekiyor. 2026 yılına kadar sistemin uygulanması ve somut sonuçlar alınması gerekiyor. Ancak mevcut durumda hiçbir bölge bu hedefe ulaşmak için gerekli adımları atmış değil.
Depozito sisteminin gecikmesi, çevre kirliliğiyle mücadele maliyetini artırıyor. Şu anda bu maliyetin büyük kısmı yerel yönetimler ve dolayısıyla vergi mükellefleri tarafından karşılanıyor. Oysa Avrupa düzenlemeleri, bu maliyetin sanayiye ait olması gerektiğini belirtiyor. Yıllık çevre temizliği maliyetinin 144 milyon avro olduğu tahmin ediliyor.
Depozito sisteminin uygulanması, hem çevre kirliliğini azaltmak hem de geri dönüşüm oranlarını artırmak için önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak siyasi uzlaşı sağlanmadıkça, Belçika’nın 2026 hedeflerine ulaşması zor görünüyor.







