Roket fırlatmaları ozon tabakasını tehdit ediyor
2025 yılında rekor seviyeye çıkan roket fırlatmaları, ozon tabakasının iyileşmesini tehlikeye atabilir.

Ozon tabakası, FCKW’lerin yol açtığı hasarlardan yavaşça iyileşiyor ancak hızla artan roket fırlatma sayısı bu süreci olumsuz etkileyebilir.
2025’in ilk yarısında 149 roketin uzaya fırlatılması, uzay endüstrisinin büyük bir büyüme yaşadığını gösteriyor. 2019 yılında dünya genelinde 102 roket fırlatılırken, bu sayı 2024’te 258’e çıktı ve önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor. Özellikle ABD’de, 2028’e kadar 2023’e kıyasla fırlatma sayısının üç katına çıkacağı öngörülüyor. Bu artışın arkasında ise binlerce uydunun alçak dünya yörüngesine yerleştirildiği devasa uydu takımyıldızları bulunuyor. Bu takımyıldızlar sadece ilk kurulum için değil, yaşlanan uyduların değiştirilmesi için de sık sık yeni fırlatmaları gerektiriyor.
Roket fırlatmalarının ozon tabakasına etkisini inceleyen ve npj Climate and Atmospheric Science dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, ortaya çarpıcı sonuçlar koydu. Araştırmacılar, farklı roket yakıtlarının neden olduğu ozon tahribatını modelledi. Sonuçlara göre, yılda yaklaşık 2000 roket fırlatması –bu 2024 seviyesinin on katı– ozon tabakasında yüzde 3’lük bir incelmeye yol açabilir.
Çalışmada en dikkat çekici sonucu ise, en büyük etkinin Antarktika üzerinde her ne kadar fırlatmaların çoğu kuzey yarımkürede olsa da meydana gelmesi. Ancak uzmanlar Michelle Bannister ve Laura Revell yapılan çalışmalarına göre; kayıplar şimdilik düşük düzeyde ve insanlar veya ekosistemler için yıkıcı bir risk taşımıyor fakat küresel ozon iyileştirme çabaları düşünüldüğünde bu kayıplar önemli bulunuyor.
Ozon tabakası gezegenimizi zararlı UV ışınlarından koruyor ve Montreal Protokolü sayesinde FCKW ve benzeri maddeler yasaklandıktan sonra yavaşça iyileşme göstermeye başladı. Ancak Bannister ve Revell’e göre, küresel ozon miktarı hâlâ FCKW öncesine kıyasla yüzde 2 daha düşük. Son dönemdeki roket fırlatma artışı ise bu hassas iyileşmeyi tehdit ediyor.
Öte yandan, araştırmaya göre yılda yaklaşık 900 fırlatma olduğunda ozon kaybı anlamlı düzeyde olmuyor. Yakıt seçimi de büyük önem taşıyor. Özellikle klor içeren kimyasallar veya siyah is partikülleri yayan yakıtlar en fazla olumsuz etkiyi gösteriyor. Bu tür yakıtların azaltılması, atmosferdeki olumsuz etkileri belirgin şekilde sınırlandırabilir.
Roket emisyonları dışında, atmosfere karışan ve parçalanan uzay çöpleri ve yeniden atmosfere giren uzay araçlarının da ozon tabakası üzerinde etkili olabileceği ancak bilim dünyasının halen atmosfere giriş kimyasını tam anlamıyla açıklayamadığı belirtiliyor.
Uzay endüstrisinin önünde ekolojik ayak izini azaltma zorunluluğu bulunuyor. Özellikle daha çevre dostu itki teknolojilerinin geliştirilmesi ve uzay çöplerinin sorumlu biçimde yönetilmesi, ozon tabakasının gelecekte yeniden büyük zarar görmesini önlemek açısından belirleyici olacak.








