Raporda, Türkiye’nin Osmanlı dönemi etkisini yeniden canlandırma çabalarının, İsrail ile gerilimleri artırabileceği ve bunun doğrudan bir çatışmaya dönüşebileceği belirtildi. Komite, Türkiye’nin desteklediği grupların Suriye’deki çeşitli fraksiyonlarla birleşerek İsrail için yeni ve tehlikeli bir tehdit oluşturabileceğini vurguladı. Raporda, “Suriye’den gelen tehdit, İran tehdidinden daha tehlikeli bir boyuta dönüşebilir” denildi. Ayrıca, Türkiye’nin desteklediği güçlerin vekil gruplar olarak hareket ederek bölgedeki istikrarsızlığı artırabileceğine dikkat çekildi.
Komitenin önerileri Pazartesi günü Başbakan Benjamin Netanyahu, Savunma Bakanı Israel Katz ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’e sunuldu. Başbakan Netanyahu, raporla ilgili olarak, “Ortadoğu’da köklü değişimlere tanık oluyoruz. İran uzun zamandır en büyük tehdidimizdi, ancak yeni güçler sahneye çıkıyor ve beklenmedik durumlara hazırlıklı olmalıyız. Bu rapor, İsrail’in geleceğini güvence altına almak için bize bir yol haritası sunuyor” ifadelerini kullandı.
Komite, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Türkiye’nin yanı sıra diğer bölgesel tehditlere karşı da hazır olmasını sağlamak için savunma bütçesinin önümüzdeki beş yıl boyunca yıllık 15 milyar NIS artırılmasını önerdi. Komite, Türkiye ile olası bir çatışmaya karşı İsrail’in askeri kapasitesini güçlendirmek için şu önlemleri önerdi:
- Gelişmiş Silah Sistemleri: Ek F-15 savaş uçakları, yakıt ikmal uçakları, insansız hava araçları ve uyduların edinilmesi.
- Hava Savunma Sistemleri: Demir Kubbe, Davut’un Sapanı, Arrow sistemleri ve yeni devreye alınan Iron Beam lazer tabanlı savunma sisteminin geliştirilmesi.
- Sınır Güvenliği: Ürdün Vadisi boyunca güçlendirilmiş bir güvenlik bariyerinin inşa edilmesi. Ancak bu adımın Ürdün ile diplomatik sonuçlar doğurabileceği belirtiliyor.
