Dünya aşırı su kıtlığına doğru gidiyor
120'den fazla ülkeyi etkileyen yeni analiz, özellikle şehirlerde su temininin alarm verdiğini gösterdi.

Küresel ısınmanın etkisiyle birlikte, yüzey suları ve rezervuarlar giderek daha fazla kuraklık tehdidiyle karşı karşıya. Uzmanlar, 2100 yılına kadar stadyum büyüklüğündeki su depolarının bile bazı bölgelerde art arda yaşanan kuraklıklar nedeniyle yetersiz kalabileceğini uyarıyor.
Güney Afrika’nın büyük metropolleri, Akdeniz havzasında yer alan kentler ve Kuzey Amerika’nın bazı kısımları, su kıtlığı açısından en riskli alanlar olarak öne çıkıyor. Busan Üniversitesi uzmanlarının “Nature Communications” dergisinde yayımladığı son çalışmaya göre, araştırmacılar “Day-Zero-Dürre” adı verilen ve şehirlerin içme suyunun tükendiği kritik eşiklerin dünya genelinde daha sık yaşanacağını ortaya koydu.
“Day-Zero-Dürre” kavramı, özellikle 2017-2018 yıllarında Cape Town şehrinde yaşanan olağanüstü kuraklık döneminde gündeme gelmiş, kentteki su kullanımına getirilen sert kısıtlamalar sayesinde olası bir felaketin kıl payı önüne geçilmişti. Benzer şekilde, Meteoroloji Dünya Örgütü’nün 2024 raporunda, dünya çapında barajların üçte birinde ortalama altı seviyede su girişi görüldüğü kaydedildi.
Araştırmada, mevcutta zaten kuraklığın sık görüldüğü bölgelerin yüzde 74’ünde önümüzdeki yıllarda ağır ve uzun süreli su kıtlığı riski olduğu saptandı. Özellikle şehirlerde hızlı nüfus artışı ve altyapı eksikliğiyle birlikte su sıkıntısı daha akut bir sorun haline geldi. Çalışma aynı zamanda, kuraklık sonrası toparlanma sürelerinin eskisine göre daha kısa olacağını gösteriyor. Bu durum, depolama alanlarının yeniden dolmasına yeterli zaman kalmayacağına ve geçici çözümlerin yetersiz kalacağına işaret ediyor.
Imperial College London’dan Dr. Rike Becker, “Her kuraklıkta toparlanmak için daha az zamanımız olacak. Eğer bir iyileşme dönemi gelmezse, en büyük barajlar dahi faydasız hale gelebilir” diyerek, su yönetimi ve uzun vadeli planların aciliyetine işaret etti. Prof. Dr. Thorsten Wagener de mevcut yeraltı suyu seviyelerinin ve kar erimesinin araştırmaya dahil edilmemiş olmasına rağmen sonuçların endişe verici olduğunu belirtti ve “Avrupa’nın bazı bölgelerinde uzun süren kuraklıklar, tarımsal üretimi ve ulaşımı ciddi şekilde etkiliyor” dedi.
Uzmanlar, çözümün tek bir modelle mümkün olmadığını ancak bölgesel ve yerel faktörlerin mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca iklim krizine karşı alınacak önlemlerin ve su kullanımda verimliliğin önemi bir kez daha bilimsel olarak kanıtlanmış oldu.








