Bulgaristan’da Yükselen Adalet Çağrısı: Momçil’in gerçeği, Simon’un özgürlüğü
Bulgaristan’ın Popovo kentinde, şaibeli bir şekilde hayatını kaybeden Momçil Georgiev ve bu trajik olayı gündeme taşıyan gazeteci Simon Milkov, ülkedeki adalet sistemine olan güveni yeniden tartışmaya açtı.
Simon Milkov’un gözaltına alınması, ardından darp edilmesi ve yaşandığı iddia edilen insan hakları ihlalleri uluslararası bir gündem haline gelirken, Bulgaristan halkı ve uluslararası kamuoyu adalet çağrılarını sürdürmeye devam ediyor. 8 Aralık 2024 Pazar günü, Targovişte Emniyet Müdürlüğü önünde yapılan protesto ve Momçil’in babasının açıklamaları bu mücadelede yeni bir döneme işaret etti.
Momçil Georgiev’in babası, Targovişte’deki protesto sırasında oğlunun ölümünün bir trafik kazası olmadığını, cinayet olduğunu vurguladı ve adalet arayışlarının sistematik olarak engellendiğini belirtti.
Momçil’in babasının çıklamasındaki önemli noktalar:
- Kazanın Şüpheli Yönleri:
“Oğlumun cesedi ve motosikleti 130 metre ayrı mesafelerdeydi. Yerde hiçbir sürüklenme izi yoktu. Motorun ikinci viteste olduğu ve hız göstergesinin 80 km/s’de durduğu tespit edildi. Bu detaylar, olayın sıradan bir trafik kazası olmadığını gösteriyor.” - Polisin Tutumu ve Delillerin Örtbas Edilmesi:
“Polisin bize ilk verdiği bilgiler eksikti. Daha sonra bir hastane çalışanı, otopsi sırasında oğlumun sırtında 3 yara bulunduğunu söyledi. Giysiler kaybolmuş, otopsi fotoğrafları yok edilmişti. Cinayetin üzeri kapatılmaya çalışılıyor.” - Bağımsız Otopsi Taleplerinin Reddi:
“Oğlumun ölümünü araştırmak için bağımsız bir otopsi talep ettik, ancak iki kez reddedildik. GPS kayıtlarına ulaşma taleplerimiz de aynı şekilde geri çevrildi. Polis ve savcılık iş birliği içinde olayın üzerini örtmeye çalışıyor.” - Adalet Çağrısı:
“Biz yalnızca oğlumuzun ölümüne dair gerçeği öğrenmek istiyoruz. Bulgaristan halkı olarak adalet arayışımıza devam edeceğiz.”
Simon Milkov’un Açıklamaları
Gazeteci Simon Milkov, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Momçil’in ölümünün bir cinayet olduğunu yineleyerek, kendisinin bu gerçeği ortaya çıkarmaya çalıştığı için hedef alındığını belirtti. Simon, açıklamasında şu önemli noktalara yer verdi:
- Polis Şiddeti ve Baskı:
“Ben gerçeğin tarafında olduğum için darp edildim ve aşağılandım. İçişleri Bakanı İlkov’un talimatıyla şahsıma yönelik bu baskıların sistematik olduğunu düşünüyorum. Özgürlüğümü elimden almadan önce denemedikleri başka bir şey kalmadı.” - Momçil’in Ölümü ve Adalet Arayışı:
“Momçil öldürüldü ve cinayetin failleri, yetkililer tarafından korunuyor. Cinayetin üzerini örtmek için bana karşı bir linç kampanyası başlatıldı. Bu baskılar beni durdurmayacak.” - Açlık Grevi ve Mücadele Mesajı:
“12 Aralık’ta, özgürlüğümün ve kaderimin belirleneceği günde eğer bu baskılar devam ederse süresiz açlık grevine başlayacağım. Halkı haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkmaya çağırıyorum.”
8 Aralık Protestosu ve Güvercinler
8 Aralık’ta Targovişte’de düzenlenen protesto, Simon Milkov’un serbest bırakılması ve Momçil Georgiev’in ölümünün aydınlatılması için bir kez daha halkı bir araya getirdi. Barışçıl bir şekilde gerçekleştirilen bu protestoda beyaz güvercinler salınarak, halkın adalet ve özgürlük talepleri sembolize edildi. Protesto sırasında uluslararası kamuoyuna Bulgaristan’daki insan hakları ihlallerine dikkat çekme çağrısı yapıldı.
Avrupa Birliği’ne Çağrı
Bu olaylar, Bulgaristan’daki hukukun üstünlüğü ve insan hakları ihlallerine dair ciddi endişelere yol açmaktadır. Avrupa Komisyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve diğer ilgili kurumlar, Bulgaristan’da adaletin sağlanması için harekete geçmelidir. Özellikle Simon Milkov’un özgürlüğü ve Momçil Georgiev’in ölümüne dair şeffaf bir soruşturma yürütülmesi için Bulgaristan hükümetine baskı yapılmalıdır.
Simon Milkov ve Momçil Georgiev’in hikayeleri, yalnızca bireysel trajediler değil, aynı zamanda Bulgaristan’daki adalet sisteminin işleyişine dair derin sorunların bir göstergesidir. Avrupa Birliği, bu durum karşısında sessiz kalmamalı ve Bulgaristan halkının insan haklarına erişimini sağlamak için etkili bir rol üstlenmelidir.
Adalet gecikirse, halkın güveni bir kez daha sarsılacaktır. Şimdi, uluslararası toplumun adaletin yanında durma zamanıdır.