AvrupaBelçikaHaberler

Brüksel’de musluk sularının sertliği ev aletlerini etkiliyor

Brüksel'de musluk suyu doğal olarak 'sert' olarak sınıflandırılıyor ve bu durum ev aletlerini etkileyebiliyor.

Brüksel’de yaşayanlar, çaydanlıklarında beyaz kalıntılar, duş kapılarında lekeler ve çabuk eskimeye başlayan çamaşır makineleri gibi sorunlarla sık sık karşılaşıyor. Bunun nedeni ise kentin suyunun doğal olarak sert olması.

Kamu su tedarikçisi Vivaqua’ya göre, Brüksel Başkent Bölgesi’nde suyun sertliği 21 ile 42 Fransız derecesi (°fH) arasında değişiyor. Bu değerler, Brüksel’i ‘sert’ ve ‘çok sert’ su kategorisine kesin olarak yerleştiriyor. Her ne kadar bu durum ev aletleri için bir sıkıntı yaratsa da yasal sınırlar içerisinde kalıyor ve bazı uzmanlara göre sağlığa da faydalı olabiliyor.

Suyun sertliğinin kaynağı ise endüstriyel değil, jeolojik. Brüksel’in suyu, çoğunluğu Valon Bölgesi’nde bulunan 26 farklı tedarik noktasından gelen yeraltı sularından elde ediliyor. Yağmur suyu, tebeşir ve kireçtaşı tabakalarından süzülürken kalsiyum ve magnezyum gibi minerallerle zenginleşiyor ve bu da suyu ‘sert’ yapıyor.

Vivaqua, dağıttığı suyun belediyelere göre ‘orta sert’ ila ‘sert’ arasında değiştiğini belirtti. Su, çeşitli kaynaklardan karıştırılıp beş ana rezervuardan geçirilerek kente dağıtılıyor. Bu nedenle Brüksel genelinde sabit bir ortalama sertlik değeri bulunmuyor; her mahallenin mineral profili farklılık gösterebiliyor.

Suyun sertliği, suda çözünmüş kalsiyum ve magnezyum miktarını ifade ediyor. Fransız ölçeğine göre 0–5 °fH çok yumuşak, 5–15 °fH yumuşak, 15–25 °fH orta sert, 25–40 °fH sert ve 40 °fH üzeri ise çok sert su olarak tanımlanıyor. Aşırı yumuşak su ise içme suyu olarak kabul edilmiyor. Brüksel’de suyun sertliği 15 ile 67,5 °fH arasında yasal olarak belirlenmiş durumda.

Vivaqua, musluk suyunun kalsiyum ve magnezyum açısından önemli bir besin kaynağı olduğunu vurguluyor. Dünya Sağlık Örgütü ve Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi’ne göre, içme suyu günlük mineral ihtiyacının yüzde 10 ila 25’ini karşılayabiliyor. Araştırmalar, suda bulunan kalsiyumun sütle neredeyse eşdeğer oranda emildiğini gösteriyor. Endüstriyel ölçekli yumuşatma ise bu mineralleri kaybettiriyor, suyu metal borulara karşı daha aşındırıcı hale getirebiliyor ve tüketiciye ek maliyet getirebiliyor. Ayrıca, yumuşatılmış suyun daha alkali hale gelmesi dezenfeksiyon etkinliğini azaltabiliyor.

Sağlık açısından da, aşırı yumuşatılmış su ve belirli kanser türleri arasında olası bazı bağlantılar bulunduğuna yönelik sınırlı araştırmalar mevcut. Ancak Brüksel’de suyun sertliği, Vivaqua’ya yönelik şikayetlerin çok azını oluşturuyor. 2022 yılında 2 binin üzerinde şikayetten sadece sekizi su sertliğiyle ilgiliydi ve bu sayı yıllardır değişmeden kalıyor.

Firmaya göre, şikayetlerin çoğu yanlış bilgilere dayanıyor. Örneğin, pek çok kişi beyaz veya bulanık suyu fazla kalsiyumla karıştırıyor. Oysa çoğunlukla bu durum, birkaç saniye sonra kaybolan küçük hava kabarcıklarından kaynaklanıyor.

Brüksel’in farklı ilçelerinde su sertliği değişkenlik gösteriyor. Uccle ve Woluwe-Saint-Pierre’de suyun sertliği 40°fH’yi aşabilirken, Schaerbeek veya Watermael-Boitsfort’ta bu değer yirmili derecelerde seyrediyor. Bu fark, suyun tadını ya da güvenliğini etkilemese de, kireçle mücadeleye harcanan zaman ve parayı etkileyebiliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu