
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından dört işgal gücü arasında bölünen Almanya, 1949’da Batı ve Doğu Almanya olarak ikiye ayrıldı. On yıllar boyunca ekonomik ve siyasal nedenlerle milyonlarca kişi Doğu’dan Batı Almanya’ya kaçtı.
Bu göçleri engellemek isteyen Doğu Almanya yönetimi, 12 Ağustos 1961’de Berlin’in ortasında ilk dikenli telleri çekip, ardından “Demir perde” olarak anılan Berlin Duvarı’nı 3,6 metre yükseklikte örerek kentin iki yakasını ayırdı. Böylece Berlin yalnızca fiziki olarak değil kültürel, toplumsal ve politik olarak da ikiye bölünmüş oldu. Sıkı askeri kontrolle çevrilen duvar ve 8 sınır kapısı, istisnalar dışında Doğu Almanya vatandaşlarının Batı’ya geçişini yasakladı. Sınırı aşmak isteyen en az 136 kişinin hayatını kaybettiği, sayının gerçekte daha fazla olduğu belirtiliyor.
1980’lere gelindiğinde, Sovyetler Birliği’nin reformcu lideri Mihail Gorbaçov’un politikaları ve artan özgürlük talebiyle Doğu Almanya’da kitlesel protestolar başladı. Macaristan ve Çekoslovakya üzerinden Batı Almanya’ya kaçışlar hızlanırken, 9 Kasım 1989 akşamı SED Sözcüsü Günter Schabowski’nin “İvedilikle hemen!” sözü ekranlara yansıdı. Binlerce kişi sınır kapılarına akın etti ve Berlin Duvarı çöktü. O gece Batı ve Doğu Berlinliler kucaklaşırken, duvarın 28 yıllık gölgesi de tarihe karıştı.
“Utanç duvarı”nın yıkılmasının üzerinden 36 yıl geçmesine rağmen, duvar dönemine tanıklık eden Alman vatandaşlarının hafızalarında izler hâlâ taze. Batı Berlin’de büyüyen Petra Lütz, geceleyin evlerinden Berlin Duvarı’ndaki ışıkları gördüklerini, iki taraf arasındaki yaşam farklarını çocuk aklıyla tam anlamadığını anlattı. Annesinin duvar örülmeden önce Doğu’dan Batı’ya kaçtığını, Doğu’daki kuzenlerine kahve ve kot pantolon götürdüklerini hatırlatan Lütz, bugün de Doğu Berlinlilere yönelik ön yargıyı eleştiriyor.
ABD’de öğrenciyken duvarın yıkıldığını öğrenen Klaus Böde ise “Bu dünyayı sarsan bir olaydı” dedi. Roland Henkel de gelişmeleri sürpriz şekilde televizyondan izlediğini, duvarın hızla yıkılmasını tarihi bir dönüm noktası olarak gördüğünü belirtti.
Uzmanlar, Berlin Duvarı’nın yıkılışının sadece Almanya için değil, Avrupa ve dünya siyasetinin de çıkış noktalarından biri olduğunu vurguluyor. Şehirde hâlen duvarın bazı kalıntıları korunurken, o döneme tanıklık edenlerle yapılan her görüşmede Almanya’nın birleşmesinin ve toplumsal bütünleşmenin önemi bir kez daha öne çıkıyor.








