Belçika’da giderek daha fazla profesyonelin vergiden kaçınmak amacıyla tek kişilik şirketler kurduğu bildiriliyor. Hükümet, bu uygulamanın yaygınlaşması üzerine düzenleme hazırlığına başladı.
Türkiye’de ve Avrupa’nın farklı ülkelerinde de rastlanan bu yöntem, Belçika’da özellikle “yönetim şirketleri” kavramı etrafında teknik bir terim olarak kullanılıyor. Şirketin başında tek hissedar ve aynı zamanda şirketin yöneticisi bulunuyor. Bu yapı, başlangıçta danışmanlık, finansal destek veya idari yönetim gibi alanlarda faaliyet gösteren firmalarda görülüyordu.
Tuerlinckx Vergi Avukatları’ndan Baptistin Alaime, uygulamanın çoğunlukla üst düzey yöneticilere yönelik olduğunu ve işveren sosyal katkı paylarından kaçınma imkanı sağladığını belirtti. Yönetim şirketi kavramının yasal bir tanımı yok ve bu, sektördeki profesyoneller arasında kullanılan teknik bir jargon olarak görülüyor.
Belçika Maliye Bakanı Vincent Van Peteghem, bu tür şirketlerin bazen “kötüye kullanıldığını” ve devletin önemli gelir kaybına uğradığını dile getirdi. Sağlık ve Sosyal İşler Bakanı Frank Vandenbroucke ise uygulamayı “yasal hale getirilmiş vergi kaçakçılığı” olarak nitelendirdi.
Alaime, yasal olarak bir usulsüzlük olmadığını ve kişilerin faaliyetlerini anonim bir şirket çatısı altında yürütmelerinin hukuki olduğunu, bunun sadece vergi nedenleriyle değil, şahsi riskleri sınırlamak için de tercih edildiğini belirtiyor. Ancak, kişisel gelir vergisinin hızla yüzde 50’ye ulaşması nedeniyle, şirketleşen bireylerin toplamda yüzde 32-36 oranında vergilendirilmesi hükümetin dikkatini çekti.
Hükümetin gündemindeki ilk değişiklik, şirket yöneticilerinin düşük kurumsal vergi oranından yararlanabilmeleri için kendilerine ödemeleri gereken asgari yıllık maaşın 45 bin avrodan 50 bin avroya çıkarılması. Bu tutarın altına düşenlerin karı ise daha yüksek vergiye tabi tutulacak. Diğer bir düzenleme ise, ayni haklara örneğin otomobil, hisse opsiyonu gibi avantajlara, toplam maaşın yüzde 20’si seviyesinde üst sınır getirilmesi.
Küçük işletme sahibi Antoine, hükümetin bu uygulamasını eleştirerek, “Her aldıkları euro, benim yeniden yatırıma ayıramadığım bir euro anlamına geliyor” dedi. Sosyal katkı paylarını ve vergileri ödemekte zorlandığını belirten Antoine, yüksek maliyetler ve müşteri baskısı nedeniyle bazı işleri yurtdışına kaydırdığını ifade etti.
Antoine, kötüye kullanımı önleyici önlemlere anlayış gösterdiğini ancak genellemeci uygulamaların yasal olan işletmeleri de zor duruma soktuğunu söyledi. “Kötüye kullanıma karşı sıkı önlem alınması anlaşılır, fakat makul sürede rahat bir nefes almamıza izin verilirse daha fazla büyüme ve vergi geliri sağlanabilir” ifadesinde bulundu.
