Öncelikle bu insanların herhalde çocukları yok. Dini imanı yok. Olsa, kültürümüzü ve İslam’ı yok etmek isteyen bazı partilerde özellikle boy göstermezdi. Brüksel’de, helal eti yasaklayan partilerin hepsi, sonra da başka şeyleri getirmişlerdi. Bugün ise bir kez daha Müslümanların oyunu almak için aramızdan ne olduğu belirsizleri seçiyor ve aday gösteriyorlar.
Bizim oylarımızla güçlenmek istiyorlar fakat hiçbir şekilde temsil hakkı vermek istemiyorlar. Aday gösterilen ve seçilen hiçbir siyasetçi partisinin sözünün dışına çıkamıyor. Eğer çıkarsa parti üyeliği bitiriliyor. Sözümüz herkes için geçerli değildir fakat partisinin çizgisinin dışına çıkamayan bir siyasetçi olmamalıdır. Bizleri temsil etmemelidir. Bizleri temsil edecekmiş gibi davranmamalıdır.
Veyahut kendi partisini kurmalıdır. Geçtiğimiz seçimlerde, bölge hükümetlerine oy verdik. Ne oldu? Flaman Bölgesi Hükümeti daha kurulur kurulmaz okullarda din dersini kaldırdı. Okullardaki eğitim programlarını bozdular, bizleri hiçbir şekilde dikkate bile almadılar. Yokmuşuz gibi davrandılar.
Şimdi nasıl olur da bu partilere bir daha oy veririz? Kurban Bayramlarımızı kaybettik. Hani şu her bölgede, kentte geçici olarak kurulan mezbahalarda kestiklerimizi diyorum. Kurban Bayramı günü hani gidiyorduk, kurbanlarımızı bekliyorduk, kesilince de alıp önce dağıtıyor sonra da evde kalan kısmı mangal yapıyorduk. Hatırladınız mı? Aranızda en genciniz benim, ben bile unuttum. Bırakın bunları, çocuklar bilecek, torunlar anlayacak. Birileri anlamalı ki Müslümanlara verilen tüm haklar geri alındı ve üzerine ekstra baskı uygulanıyor. Bizlerin gördükleri en iyi günlerdi. Aynı şeyleri tekrar edemeyiz çünkü elimizde alabilecekleri bir hak kalmayacak. En son vatandaşlığı alacaklar, yallah diyecekler. Bu ortada değil midir? Şartlar böyleyken bu partilere oy vermek akıl işi değildir.
Bu noktada öne çıkan Fuoad Ahidar’ın partisi ciddi bir potansiyel taşıyor. Ahidar, özellikle Müslüman topluluklar için umut verici bir alternatif sunuyor. Şu anda, Müslümanların karşılaştığı dini baskılar ve kısıtlamalara karşı duruşuyla dikkat çeken Ahidar, helal et yasakları ve din derslerinin kaldırılması gibi meselelerde Müslümanların haklarını geri kazanmayı hedefliyor. Ahidar, sadece bu sorunlarla mücadele etmiyor, aynı zamanda Müslümanların kamusal alanda daha güçlü bir şekilde temsil edilmesi gerektiğini söylüyor. Potansiyeli artarsa, Ahidar’ın partisi daha güçlü bir siyasi kanat haline gelebilir ve Müslümanların haklarını savunmak konusunda daha etkili olabilir. Bu yüzden, Ahidar’ı desteklemek mantıklı bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Ahidar’ın elini güçlendirmek demek, İslam’ı ve Müslümanların haklarını daha sağlam bir zemine oturtmak demek olabilir.
Belçika’da vatandaşlarımızın yoğunlukta yaşadığı Brüksel’e bağlı 19 belediyeden biri olan Saint Josse Belediyesi’nden bağımsız olarak listesini açıklayan Emir Kır’da var. Kendisini unutmamak lazım, siyasi partilerin dayatmaları olmadan yeniden başkan olursa, bu Avrupa’da hızla artan aşırı sağa karşı yerel olarak akılcı bir politika sergilemek anlamına gelir. Bu daha sağlam adımların atılmasına çok ciddi bir zemin oluşturur. Sayın Başkan, iyisiyle kötüsüyle Saint Josse halkına katkı sağladı ve bugün onun olmaması, özellikle yabancı kökenliler olarak bizlere bu süreçte daha fazla zorluk yaşatırdı. Bu ortadadır. Emir Kır’ı yeniden Saint Josse Belediye Başkanı yapmak, milletçe olması gerekeni yapmak olur.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
