Antarktika’daki hızlı buzullar erimesi deniz seviyesini yükseltecek: Hollanda risk altında
Yeni araştırmaya göre, iki büyük Antarktika buzulu nedeniyle deniz seviyesi 1,25 metre yükselebilir.

Antarktika kıtasının kenarındaki buzullar, Güney Okyanusu’nun hızla ısınması sonucu tabanlarından eriyor. Sonuç olarak, ana kara içindeki devasa buz kütleleri dengesizleşiyor ve zamanla çöküyor. Antarktika kara buzunun erimesi, doğrudan küresel deniz seviyesi artışına yol açıyor. Son yapılan bir araştırmaya göre, iki büyük Antarktika buzulu olan Thwaites ve Pine Island buzullarının tamamen erimesi artık uzun vadede kaçınılmaz.
Bilim insanları, bu iki buzuldaki erimenin, dünya genelinde deniz seviyesinin en az 1 metre yükselmesine neden olacağını, Hollanda kıyılarında ise bu rakamın yaklaşık 1,25 metreye ulaşacağını belirtiyor. Özellikle Thwaites ve Pine Island buzulları, deniz seviyesinin altında bulundukları için sıcak okyanus sularından daha fazla etkileniyor ve hızla geri çekiliyor. Eğer erime devam ederse, bu buzulların barındırdığı devasa buz kütlesinin erimesiyle, deniz seviyesindeki artış hızlanacak.
Utrecht Üniversitesi’nden (IMAU) araştırmacılar, Antarktika’daki buz tabakasındaki değişimleri gözlem verileri ve gelişmiş bilgisayar modelleriyle inceledi. Araştırma, buzuldaki güncel kalınlık değişimlerinin hesaplamalara dahil edilmesinin, önümüzdeki yüzyıllardaki deniz seviyesi tahminlerinde önemli bir artışa neden olduğunu gösteriyor.
Çalışma, günümüz ikliminin sabit kalması halinde bile, önümüzdeki 300 yıl içinde bu iki buzuldaki erimenin hızlanacağını ve nihai çöküş yaşanacağını ortaya koyuyor. Küresel ısınmanın devam etmesi halinde ise bu sürecin 25-100 yıl kadar kısalabileceği ifade edildi. Yani, buzulların çöküşü kaçınılmazken, bu sürecin ne kadar hızlı yaşanacağı sera gazı emisyonlarındaki değişime bağlı olacak.
Uzmanlar, yalnızca bu iki Antarktika buzulunun erimesiyle bile dünya çapında geri dönüşü olmayan şekilde en az 1 metre, Hollanda sahilleri boyunca ise 1,25 metre deniz seviyesi yükselmesinin kesin olduğunu vurguluyor. Araştırma ekibinin başında Richard Bintanja ve Roderik van de Wal yer alıyor.







