
Almanya’nın İsrail’e yönelik politikası, Gazze’deki savaşın uzaması ve Batılı müttefiklerinin Filistin devletini tanıma adımlarıyla birlikte, ülke içinde ve Avrupa genelinde giderek daha fazla tartışma konusu haline geliyor. Berlin yönetimi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında İsrail’e verdiği sarsılmaz destekle bilinse de, son gelişmelerle birlikte bu tutum kamuoyunda ve siyaset çevrelerinde eleştirilmeye başlandı.
AB’nin İsrail’e yönelik olası yaptırımlarının gündeme geldiği bu dönemde, Almanya’nın alacağı pozisyon merakla bekleniyor. Birleşmiş Milletler araştırmasında Gazze’deki duruma “soykırım” denilmesine rağmen Berlin yönetimi bu kavrama mesafeli durmaya devam ediyor ve Filistin devletini tanıma yolunda somut adım atmıyor. Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Gazze’nin ‘dünyadaki cehennem’ olduğunu söyleyerek insani krize dikkat çekmişti ancak muhalifler hükümetin yeterince güçlü adımlar atmamasını eleştiriyor.
Alman kamuoyunda yapılan son anketlere göre toplumun büyük bölümü İsrail’in Gazze’deki askeri faaliyetlerini orantısız buluyor. Yüzbinlerce kişi Berlin’de düzenlenen gösterilere katılarak İsrail’in askeri operasyonlarına son verilmesini talep etti. Gazeteciler, siyasiler ve uzmanlar, “bir daha asla” ilkesiyle şekillenen Alman dış politikasının, günümüzde insan hakları ve uluslararası hukuk açısından yeniden değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Başbakan Friedrich Merz, Almanya’nın AB Konseyi’nde İsrail’e yapılacak olası yaptırımlar konusundaki tutumunu 1 Ekim’de Kopenhag’daki toplantıda açıklayacak. Almanya’nın İsrail’e silah satışlarını sınırlandırması, özellikle muhafazakâr çevrelerde tepkilere yol açarken sol kanatta destek bulmuş durumda. Ülkede ve uluslararası alanda, Almanya’nın İsrail-Filistin politikasıyla ilgili tartışmalar önümüzdeki süreçte daha da yoğunlaşacak gibi görünüyor.








