Bir zamanlar “dünyanın eczanesi” olarak anılan Almanya, ilaç tedarik sorunlarıyla boğuşuyor. Özellikle tuzlu su çözeltileri gibi basit, birkaç euroya mal olan ürünlerin bile bulunamaması, hastaneler ve kliniklerde tedavi süreçlerini zorlaştırıyor. Ameliyatlarda ve serum uygulamalarında hayati önem taşıyan bu çözeltilerin temini, Almanya’nın en kalabalık eyaletlerinden biri olan Kuzey Ren-Vestfalya’da yalnızca yüzde 50 oranında sağlanabiliyor.
İlaç kıtlığı, yalnızca tuzlu su çözeltileriyle sınırlı değil. Ülkede antibiyotik ve çocuk ilaçlarının tedarikinde de uzun süredir ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Almanya Pediatri ve Ergen Doktorları Birliği’nin yaptığı bir ankete göre, doktorların üçte biri bu kıtlığın tedavi kalitesini tehlikeye attığını belirtiyor. Mevcut ilaç eksikliği nedeniyle tedaviler daha fazla zaman alıyor ve doktorlar mevcut ilaçları belirlemek için harcadıkları zamanın arttığını vurguluyor.
Almanya’daki ilaç üretim süreci büyük ölçüde Çin ve Hindistan gibi ülkelere kaydırılmış durumda. Bu ülkeler, düşük üretim maliyetleri ve çevre düzenlemeleri sayesinde Avrupa’ya göre daha avantajlı. Ancak bu durum, üretimin büyük kısmının az sayıda tedarikçiye bağımlı hale gelmesine neden oluyor. Worms Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nden tedarik zinciri uzmanı Prof. David Francas, geçmişte parasetamol ateş şurubu için birçok tedarikçi varken, bugün sadece bir ana tedarikçinin kaldığına dikkat çekiyor. Würzburg Üniversitesi’nden Prof. Ulrike Holzgrabe de bu durumun tedarik zincirinde kırılganlığa yol açtığını belirtiyor.
Almanya’nın yanı sıra diğer Avrupa Birliği ülkeleri de benzer bir ilaç kriziyle karşı karşıya. İsveç, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerde de durumun kötüleştiği bildiriliyor.
Sorunun kısa vadede çözüme kavuşması zor görünüyor. Uzmanlar, ilaç stoklamanın maliyetli olduğunu ve üretimin tamamen Avrupa’ya kaydırılmasının en az beş yıl alacağını belirtiyor. Bu da özellikle kış aylarında artacak ilaç kıtlığına bir çözüm olmayacak gibi görünüyor.