Huawei’nin AB’deki lobicilik faaliyetleri soruşturmasında dört gözaltı
Huawei'nin Avrupa Birliği'ndeki lobicilik faaliyetleriyle ilgili yolsuzluk soruşturması derinleşiyor. Belçika makamları, Avrupa Parlamentosu üyelerinin Huawei lehine politika kararlarını etkilemek için rüşvet aldığı iddialarını araştırıyor. Soruşturma, AB'deki lobicilik uygulamalarında şeffaflık ve etik konularındaki endişeleri artırıyor.

Huawei’nin Avrupa Birliği’ndeki lobicilik faaliyetleri etrafındaki yolsuzluk soruşturması derinleşti ve dört kişi gözaltına alındı. Belçika makamları tarafından yürütülen bu soruşturma, Avrupa Parlamentosu (AP) üyelerinin rüşvet alarak Huawei’nin lehine politika kararlarını etkileme iddialarını araştırıyor.
Soruşturma, Huawei’nin AB politika yapımındaki etkisini inceleyen daha geniş bir araştırmanın parçası olarak öne çıkıyor. Bu durum, daha önceki yolsuzluk skandalları olan Katar Gate olayını hatırlatıyor. Olayda, Katar’ın AB yetkililerine rüşvet ve hediyeler verdiği iddiaları bulunuyordu ve bu durum, AB’deki yabancı etkiler hakkında soru işaretleri doğurmuştu.
Mevcut soruşturma kapsamında, Belçika ve Portekiz’de Huawei lobicileri ve yolsuzluk faaliyetlerine karıştığı düşünülen AP üyelerine ait adreslere yönelik çok sayıda baskın gerçekleştirildi. Yaklaşık 15 aktif ve eski AP üyesi, rüşvet ve diğer ilgili suçlarla bağlantılı olarak inceleme altına alındı.
Huawei’nin bu tür tartışmalara karışması, şirketin Batı dünyasında yaşadığı zorlukların devam ettiğini gösteriyor. Birçok ülkede güvenlik endişeleri nedeniyle telekomünikasyon ekipmanlarına getirilen kısıtlamalar sonrası, son gelişmeler Brüksel’deki teknoloji endüstrisi kuruluşlarını Huawei’den geçici olarak uzaklaştırmaya yönlendirdi.
Soruşturmanın ilerlemesi, AB’deki lobicilik uygulamalarında şeffaflık ve etik konularında devam eden endişeleri vurguluyor. AB Parlamentosu, son olarak Huawei lobicilerinin kendi binalarına girmesini yasaklayarak bu konulardaki sorunları ele alma çabalarını gösterdi.
Ayrıca, skandal, Avrupa siyasi alanlarında yabancı etkilerle ilgili daha geniş endişeleri de yansıtıyor ve AB içinde lobicilik faaliyetlerinin daha sıkı denetim ve düzenlemelere ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor.