
Flaman Bölgesi’nin öne çıkan iki partisi N-VA ve Vlaams Belang, ‘radikalizmle mücadele’ gerekçesiyle Müslümanların kazanılmış haklarını hedef alıyor, yeni yasaklar getiriyor ve toplumsal ayrışmayı daha da belirginleştiriyor.
Uzmanlar, bu partilerin İslamofobik tutumunun toplumsal önyargıları körüklediğini, İslamofobiyle mücadele yerine bu kavramı siyasi amaçlarla kullandıklarını vurguluyor. Müslüman toplumu ise defalarca hak ihlallerine tepki gösterse de sesleri pek fazla karşılık bulmuyor.
Son yıllarda Belçika genelinde, hem İslami usullere göre helal kesim hem de Yahudilerin dini gereklilikleri olan koşer kesim yasaklandı. Bilim insanlarının bu alanda kesin bir görüş birliği olmamasına rağmen, tartışmalı bilimsel çalışmalar gösterilerek bu yasaklar yürürlüğe kondu. Müslüman toplumu, alınan bu kararların dini özgürlükleri doğrudan kısıtladığını ifade ediyor.
Aşırı sağcı partiler son dönemde de ‘radikalizm’ iddialarını öne sürerek Müslümanlara ülkeyi terk etmeleri yönünde baskı yapıyor. Ayrıca bazı medya organlarında Müslüman mahalleleri olumsuz şekilde yaftalanıyor. Araştırmalar ise bu tür söylemlerin esasen ayrımcılığı meşrulaştırmaya hizmet ettiğini ortaya koyuyor.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Belçika hükümeti ve Avrupa kurumlarının sessizliği ise eleştiri konusu oluyor. Uzmanlar, aşırı sağın yükselişinin ülkenin çok kültürlü yapısı için ciddi risk teşkil ettiğini dile getiriyor.








